Her geçen gün dünya nüfusu artıyor. Ülkelerin nüfusları arttıkça gıda talebi de yoğun bir şekilde artıyor. Bu talep artışı da tarımsal üretim bölgeleri üzerinde her geçen gün artan bir baskıya neden oluyor.
Gıda talebi artışı ile birlikte iklim değişikliği, toprak bozulması ve kuraklık gibi çok önemli sorun da karşımıza çıkıyor. Bu etkenler ile birlikte maalesef toprakların verimliliği de etkileniyor. İçme suyu kıtlığı her geçen gün artıyor. Verimli topraklar yok oluyor. Toprağın tuzluluğu artıyor. Bunlara kötü hava koşulları da eklenince olan dünya anaya ve dolayısı ile biz insanlara oluyor. Bu değişimler doğal çeşitliliğin değişmesine de neden oluyor.
Biyoçeşitlilik maalesef her geçen gün azalıyor. Biyoçeşitlilik ‘Dünya Ana’ için, bizim için kısaca yaşam için gerekli. ‘Doğa Ana’ bize yaşayacak bir yer, beslenecek gıda, içmemiz için su, sağlıklı kalmak için malzeme verir. Biyoçeşitlilik burada önemini ortaya koyar. Dünyanın dengesi biyoçeşitlilik ile sağlanır. Biyoşeşitlilik sayesinde mükemmel uyum ve mükemmel döngü ortaya çıkar.
İşte tam burada bir iki söz aklıma geliyor.
“Zeytin bütün ağaçların ilkidir.”
“Siz gelmeden önce buradaydım siz gittikten sonrada burada olacağım….”
Refahın ve bolluğun sembolü zeytin bence biyoçeşitlilik adına önemli sacayaklarından biridir.
Günümüze geldiğimizde ise yeni dünyayı Covid-19 pandemisi kasıp kavuruyor. Pandemi ile iyi ve sağlıklı yaşam her zamankinden daha çok öne çıktı. İnsanları bağışıklık sistemini güçlendirme kaygısı sarıverdi. Ölecek miyiz? Aç mı kalacağız? Soruları her an konuşulur oldu. İşte bu noktada da bütün ağaçların ilki daha da popüler oldu.
Ağızdan ağıza hızla yayılan; polifenol bizi hastalıklardan korur mu, zeytinyağı erken hasat mı olmalı, zeytinyağı filtresiz mi olmalı, zeytin mi tüketmeliyiz yoksa zeytinyağı mı, sağlıklı kalırken nasıl kilo vermeliyim, zeytin yaprağı çayını nasıl içmeliyiz, zeytin yaprağı çayını nasıl demlemeliyiz, zeytin yaprağı çayı faydaları neler, zeytin yaprağı ekstratı nasıl yapılır, zeytin yaprağı çayı Koronaya iyi gelir mi, Memecik mi – Domat mı-Gemlik mi daha iyi, en iyi zeytinyağı hangisi… konuları her geçen gün arttı.
Anadolu tarihi boyunca çok da önemsenmeyen zeytin ağacının ölümsüzlük meyvesi ve suyu zeytin ile zeytinyağı Covid-19 pandemisi ile birlikte adından daha çok söz ettirmeye başladı.
2020-21 zeytinyağı üretim sezonuna baktığımızda Türkiye’nin İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan sonra yer aldığını veriler gösteriyor. Tüm veriler zeytin ve zeytinyağında Akdeniz ülkelerinin açık ara üstünlüğünü gösteriyor.
Biz de zeytin ağaç varlığı olarak çok olan ülkeler arasındayken bunun önemini bilip doğru teknik ve bakımla zeytin – zeytinyağı üretimimi arttırmamız ve kaliteli üretime daha çok önem vermemiz gerekiyor. Ülkemizde o kadar kaliteli ve başarılı zeytin ve zeytinyağlarımız var ki. Bir ziraat mühendisi ve bir zeytinyağı tadım uzmanı olarak ülkemizde çok iyi ve kaliteli zeytinyağları üretildiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Diyebilirsiniz bu kadar başarılı ve özel zeytin - zeytinyağlarımız varken niye dünya çapında bir marka olmuş zeytin – zeytinyağı markalarımız yok denecek kadar az.
Sanırım tarım ve gıda sektöründeki önemli eksiklerimizden biri bu. Bizim bu aşamada, hikayesi olan, dış ambalajı ile göz dolduran, dünya çapında markalaşabilmiş ve devamlılığı olan ürünlere ihtiyacımız var. Bir de bilinçli üretici ve bilinçli tüketicilere tabii ki…
Bu aşamada her yerde üstüne basa basa söylediğim;
Zeytinyağı nasıl üretilir, özellikleri nelerdir, tağşiş nedir, tağşiş nasıl yapılır, zeytinyağının kalite özellikleri nelerdir, bir zeytinyağı şişesi üzerindeki etiket nasıl okunmalıdır, zeytin çeşitleri nelerdir, zeytin çeşitleri arasındaki farklar nelerdir, zeytinyağının faydaları nelerdir, polifenol nasıl oluşur ne işe yarar, zeytinyağı fiyatı nasıl oluşur ve fiyata neler etki eder,
Konularının tüketiciler tarafından bilinmesi çok önemli.
Zeytin ağacı çeşidi, üretim bölgesi, toprak yapısı, iklim, mevsimin getirdikleri, üretim sezonu yılı ve üretimde kullanılan yöntemler, işletmede yapılan işlemler, şişeleme ve depolama koşulları zeytinyağı kalitesi için önemlidir. Her bölgenin yağı o bölge koşullarında değerlendirilmelidir.
Kötü yağ yoktur, kötü üretilen yağ vardır.
Kötü bir durum olsa da Pandemiyi ülkece avantaj haline döndürebiliriz. Dünyada sırt çantasını alarak dünyanın farklı yerlerinden çalışabilen insanların sayısı artmaya başladı. Biz bunlara bir nevi “Dijital Göçebe” de diyoruz. Bu dijital göçebeler günlük çalışma saatlerini doldurduktan sonra içinde bulundukları coğrafyayı tanımaya çalışıyorlar. Bizim bu dijital göçebeleri kazanmamız çok önemli. Bu dijital göçebeler gittikleri yerlerde deneyim yaşamayı, o yörenin kültürünü öğrenmeyi, insanları ile temasa geçmeyi, ürünlerini tüketmeyi seviyorlar. Bizim ülkemizin elindeki en önemli gücümüz olan tarım ve gıda ürünlerimizi bu dijital göçebelere tanıtıp onların da bizim ürünlerimizin dünyadaki gönüllü tanıtım elçileri olması sağlanabilir. Bu noktada zeytinliklerimizin tarım turizmine, gastronomi turizmine önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum. Dünyadaki en önemli ve en güçlü reklam şeklinin dilden dile yayılan bir tanıtım olduğu uzmanlar tarafından söylenmekte. Biz bu dilden dile tanıtımı iyi kullanmak zorundayız.
Ülkemizin geleceği tarım ve gıdadadır. Bizim bu önemli gücü doğru ve iyi kullanmaya ihtiyacımız var.