Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla. (Xentos)
Bu sayfaya konuk olup ve buradaki ilkyazım olunca, yazacağım konuyu düşünüyordum.
Öyle ya, perakendenin gündemi her zamankinden yoğun bu günlerde.
Çalışan turnover’ı ve istihdam diye başlasam; çalışanların devir hızı sektörün önemli konu başlıklarından biri olmaya devam ediyor. Yetişmiş eleman ihtiyacı, meslek liseleri ve bağlısı konulara girsem sayfam yetmez. Pazarın yüzde 80’nine hâkim olan organize perakende de istihdamın artması için yatırımların devam etmesi gerektiği penceresinden bakarsam, perakende de büyük istihdam sağlayıcıların organize perakende sektörünün oyuncuları olduğundan buradan da bakmak gerek.
Peki, organize perakende olmazsa istihdam olmaz mı? Olur, ama oranlar bu ölçüde olmaz derim. İstihdam için verilen teşviklerde cabası.
Konuya eğitimler açısından yaklaşacak olursak; önce yaşanan pandemi ve beraberinde gelen kapanma, özellikle saha eğitimleri açısından zorlaştı. Konuya göre uzaktan eğitim öne çıktı ve daha sonra yaşanan normalleşme ile eğitim bazı noktalarda hızlandı bazılarında ise gündemdeki sıralaması düştü. Gene de organize perakende için olmazsa olmazlar arasındadır ve öyle de olmalıdır eğitim.
Merchandising açısından baksam; yapılan yüzlerce çalışma ve binlerce uygulama, bu konuda ülkemiz perakendeciliğinin nerelere geldiğinin göstergesi olarak mağazalarda, süpermarketlerde, alışveriş merkezlerinde yer alıyor. Ama gene de halen gündem perakende olunca, doğru yapılmış bir layoutun, raf planogramlarının ve merchandising uygulamalarının alışverişçilere alışveriş yaptırdığından dem vurulabiliyor. Alışverişçilerin yüzde 67’sinin alışveriş kararını mağaza içinde verdiği gerçeği eşliğinde, müşterilerin ihtiyaçları, davranışları, mağazaların sunduğu çeşit ve fiyat avantajları bazen bir dezavantaj olarak yansıyabiliyor. Oysa birçok noktada yapılan yüzlerce indirim, binlerce çalışanın çabası ve emeği yok sayılarak!
Tüketicilerin yaptıkları çok duraklı alışveriş yerleri ve oranlarına da dikkat çekmek istiyorum bu bağlamda! Özellikle market sektöründe yoğun bir rekabet söz konusu. Bu karlılığı ciddi oranda düşürüyor. Giderlerdeki artış ise devam ediyor
Private Label (PL) konusuna da değinmek gerekiyor bu kapsamda; bu konu da önemli gündem başlıkları arasında yer alıyor. Aklıma gelen soruları sormak istiyorum burada:
1. Privete label olmasa özellikle PL ürünler satan marketlerde fiyatlar ne olur?
Bazı kategorilerde daha yüksek olur derim.
2. Sadece PL ürün üreten ve piyasada ürünü olmayan firmaların durumu ne olur?
Bu konuyu o firmaların bakış açısından yanıtlamak gerek. Her firmanın bir stratejisi var sonuçta. PL üreten, üretmeyen ve sadece private label üreten.
3. Private label enflasyon üzerinde baskı kuruyor mu?
Ben kurmadığına inanıyorum. PL oranı ülkemizden çok yüksek oranlarda olan Avrupa ülkeleri var ve enflasyon oranları bizden düşük. Tek başına bu yeterli mi? Değil belki ama ben konuya perakende açısından bakıyorum.
4. PL ürünler kalitelimi?
Öyle olmalı, tabii hepsi için konuşamam. Ancak yaptırılan bu ürünler kaliteli olmalı ve bunu sağlayan üreticilere yaptırılmalı. Müşteride güven uyandırmamış bir firmanın PL ürününe güven ne oranda olur? Bu göz ardı edilmemeli.
E – ticaret konusuna değinmemek olmaz. Önemi giderek artan bu kulvar yaşanan Covid – 19’unda etkisiyle çok yüksek oranlara ulaştı. Yaşanan normalleşme ile birlikte fiziksel mağaza alışverişi yükseldi ama alışverişini e- ticaret olarak yapanların oranı arttı ve alışkanlık kazanıldı. Konunun önemine atfen bir sözü paylaşmak istiyorum.
“E – ticaret şirketleri tarafından bir sonraki savaş, müşteri sadakati için yapılacak.” Priyanka Gill
Alışverişçileri, alışkanlıklarını, eğilimlerini, beklentilerini ve memnuniyetlerini iyi ölçmek gerekiyor. Bunu yapan önemli firmalar ve onların ciddi araştırmaları var. Ayrıca sahada bu ölçümler yapılır ve sahadan kopuk olmayanlar tarafından analiz edilir ve yorumlanır. Perakende için kullanılan önemli sözlerden biridir: Ölçmezseniz yönetemezsiniz.
Peki, iş fiyatların yönetilmesi konusuna gelince ne olacak?
İşte tam da gündemin can alıcı noktasına geldik.
Ciddi oranda ve çeşitli sebeplerle yaşanan fiyat artışları gündemi meşgul ediyor. Tarla, hal ve tezgâh fiyatları uçuşuyor. Bu konunun analiz edilmesi kadar, iyi anlatılması da bir o kadar önem taşıyor. Ciddi fiyat artışlarının tek bir nedeni olmasa da nedenleri var. Doğallıkla suiistimaller varsa bu da dikkate alınacak. Beklenen perakende yasasında sektörün önemli temsilcileri ve STK’ları pek anlaşamıyor. Geniş katılımlı bir çözüm sektör için iyi olacaktır. Bu denli büyüklüğe ve istihdama sahip bir sektör için bunun sağlanması ciddi önem taşımaktadır.
Perakende sektörü sonuçta müşterilerin gözüne, damak tadına ve cebine hitap eden ve sağlığını gözeten bir mağazacılık yapıyoruz ve yapmalıyız. Bu vesile ile iyi ve sağlıklı günler dilerim…