Kuraklık ve yağış rejimi düzensizliği son 3 yıldır Türkiye’de ve dünyada kendisini ciddi şekilde hissettirmektedir. Bu seneye kadar yaşamadığımız hava olaylarını yaşamaktayız. Uzun süren yağışsız dönemler, nemin dengesizlikleri akabinde gelen ani, şiddetli yağış ve sonrasında seller, su baskınlarını sıklıkla duymaya başladık. Geçtiğimiz aralık ayında hava basıncının düşmesi ile İzmir’in kıyı kesimleri çok uzun zaman sonra denizin yükselmesi ile su baskınları yaşamıştır.
Sıcaklıkların son yıllarda rekor seviyelere çıkması nedeni ile kuraklıkta artış görülmüştür. Bu artış tüm ürünlerde olduğu gibi zeytin bahçelerinde de kalite ve verim kayıplarına neden olmuştur. Kayıplar dünya genelinde %50 – 60 civarında seyretmiştir. Üretim kayıplarını kalite sorunları izlemiştir.
Geçtiğimiz Nisan ayında, son anda atak yapan soğuk ve yağışlı hava filizlerin bozulmasına neden olmuştur. Don olayları görülmüştür. Zeytin bahçelerinde don sıcaklığı kış aylarında farklı, baharda farklıdır. Yeni doğuşların başladı bahar aylarında havanın sıcaklığının 10 derecelerin altına düşmesi ve bu sıcaklıklarda bir müddet kalması filizlere zarar vermektedir. Bu zararın şiddeti ilerleyen zamanlarda anlaşılmaktır. 2023 yılının nisan ayı başında Akhisar yöresinde yaşanılan düşük hava sıcaklıkları, sonrasında çiçeklenme ve tutum zamanı yağan yağmurların etkisi ile bazı bahçelerde bir tane bile zeytin oluşamadı. Daha önceki yıllarda Aydın-Muğla hattında çiçekleri sıcak yakıyordu.
Zeytin maliyetini artıran nedenler
Aslında her yıl zeytin miktarında düşüşler yaşanıyor, bu yaşanılanlar bize bir şeyler öğretiyor. Kurumsal ve toplumsal hafızalara kazınmaktadır. Üretim düştükçe fiyat artışları olmaktadır. Bu artışların hızı normal enflasyona göre daha hızlı olmaktadır. Girdi maliyetlerinin de artışı ile ürün azlığı bir arada olunca “zeytinyağı pahalı” algısı oluşmaya başlamıştır. Özellikle perakende fiyatlarına etki eden işçilik, teneke, ambalaj, nakliye ve gübre fiyatlarının artması zeytin maliyetinin artmasına neden olmaktadır. Bu sorunu kimse konuşmamaktadır. Yağı üretmek için harcanan para ile sonrasında tüketiciye ulaştırmak için harcanan paradan daha az artış göstermiştir.
Küresel ısınmanın ne olduğunu meteorolojinin web sitesinde zeytin ağaçlarının soğuklama süresini gösteren program vardır. Bu programa göre bu sene daha yarı saat bile soğuklama almadık. Bazı yörelerde bu süre henüz başlangıç seviyesindedir. Soğuklama süresi ağacın dinlemesi açısından önemlidir. Dinlenemeyen ağaç ürün vermemektedir. Yerel çeşitlerin dikilmesi bu açıdan da önemlidir.
Barajlarımızın su seviyesi önemli
İspanya’da kuraklık halen devam etmektedir. Haberler kötü gelmektedir. Ülkemizde de meteorolojik verilere bakıldığında belki geçen seneye göre iyi yağış aldık ancak uzun yıllar ortalaması ve boşalan yer altı sularını dolduracak kadar suyumuz yok. Bunu şu şekilde düşünebilirsiniz: bundan 20 sene önce yeraltı suları 20 metrede iken şimdi 200 metreye indi. Bazı barajlarımızın su seviyesi dip seviyelere düştü. Ayvalık etrafındaki iki adet sulama göleti suyu Ağustos ayından itibaren veremedi.
Buraya kadar iklimi değerlendirdik. Neden mi? Türkiye’de ve dünyada zeytin ağaçlarının verim ve kalitesini iklim ilgilendirmektedir. Fiyatı, raf istikrarını ve sektörün ayakta kalmasını belirleyecek faktör budur. Yağ fiyatlarının yüksekliği kimseyi sevindirmez iken tüketici zeytinyağına uzak kalmaktadır. Hem maliyetlerin düşmesi hem de iklimin bize destek olması gerekmektedir. Zeytinyağı ile Ayçiçek yağının raftaki fiyatlaması arasındaki fark geçmiş yıllara oranla çok yükselmiştir. Tüketici 1 litre zeytinyağı yerine diğer ikame yağlardan alıp kullanmaya başlarsa biz bu yağı gelecek yıllarda kime kaça satacağız. Fiyat istikrarının sağlanması gerekmektedir.
Bu fiyat yüksekliği sadece ülkemizde değil zeytinyağı yetişmeyen ve açık pazar olan ülkelerde de geçerlidir. Oralarda da özellikle enerji maliyetlerinin yüksekliği nedeni ile raflarda bulunan gıda fiyatlarında artışlar meydana gelmiştir. Alım oranları oralarda da düşmüştür. Enerji fiyatları bir ara 100 doların üzerine çıkmış ürünle bu rakama göre fiyatlanmıştır. Bu rakamın aşağıya düşmesiyle birlikte fiyatlar geri gelmemiştir. Burada çok ciddi kar elde edilmektedir. Bu kar nedeni ile üretici maliyetleri tüketiciye yansıtmakta ve sonuçta enflasyon doğmakta ve ateşi sönmemektedir.
Fiyat tüketicinin alım gücü ile orantılı olmalı
Ticaret ve ürün satışı herkeste zeytinyağı olunca ve fiyat tüketicinin alım gücü ile orantılı olduğu zaman iyi seviyelere çıkmaktadır. Bu seneki gibi ürün az, kalite düşük olursa ne yapacağımızı şaşırmaktayız. Geçmiş yıllarda yüksek asitli yağlardan sabun yapabilirdik. Ancak sabun yağ fiyatı, kostik fiyatı, işçilik ve diğer giderleri koyduğunuzda fiyat tüketicinin alamayacağı seviyelere çıkmaktadır. Bu da sabun sektörünü diğer yağlarla paçal yapmaya itmektedir. Paçal zeytinyağı sabunu diğer %100 zeytinyağı sabunun da pazarını bozmaktadır. Enflasyonun en büyük zararı aynı ürünü daha düşük kalitede yapmaya başlamaktır aslında… Daha düşük kalite, ondan da düşük kalitede ürünü doğurmaktadır. Böylece aldığınız ürün aslında o ürün olmamaktadır.
2024 – 25 sezonu ne şekilde geliyor?
A – senaryosu: yağışlar son saniyeye kadar devam eder, kış ve bahar soğuklarını da alabilirsek çiçeklenme zamanı her şey normal giderse sonrasında tutum ve meyve büyüme döneminde ani sıcaklıklar olmaz ise güzel bir yıl bizi bekleyebilir.
B – senaryosu: kış beklenilen gibi olmaz, bahar yağmurları düzensiz yağarsa çiçeklenme ve tutumda döküm çok olursa ürün az olur. Bu seneyi ararız.
A senaryosunun bir diğer kısmı da iki yıldır bekleyen zeytin ağaçlarıdır. Dinlenmiş zeytin ağaçlarının daha fazla vereceği ön görülebilir.
Havayı kontrol ederek, bahçelerinizde yeni doğuş yapan yapacak sürgünlere bakılması gerekir. Gübrelemeyi yağışa göre hafif hafif yaparak devam etmemiz gerekiyor. Budamaları yapacağız. Sonra çiçeklenmeyi bekleyeceğiz. Yaz aylarında mutlaka kaolin kili ile ağaçları kaplamalıyız. Kompostlarla bahçenin organik maddesini arttırmalı ve su tutum kapasitesine olumlu katkı yapmalıyız.
Bereketli yağmurlar…