Gelecek tarımda diyoruz ama tarımın geleceği bizi nasıl etkileyecek onu biliyor muyuz?
Konu uzmanları dünya nüfusunun 2050 yılına gelindiğinde, yaklaşık 10 Milyar’a yaklaşacağını tahmin ediyorlar. Bu da tarımsal üretim yapanların dünya nüfusunu besleyebilmek adına daha çok gıda üretimi yapması gerektiği anlamına geliyor.
Gıda talebini, nüfus artışı yanında farklı etmenler de etkiler. İnsanların geliri, yaşanan gelişmeler, savaşlar, iklimsel olaylar, sağlık, eğittim, kültür…
Dünya çok farklı bir yer. Bir tarafa bakıyorsunuz dünyanın ileri gelen ülkelerinde düşük gelirli aileler hala aç. Öbür tarafa bakıyorsunuz geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde kuraklık ve savaş kıtlığa ve toplu yok oluşa doğru sürüklüyor. Yine gelişmekte olan ülkelere döndüğünüzde yoğun bir gıda israfıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bir taraf yeşil dönüşüm, yeşil pasaport, sera gazı emisyonu derken öbür taraf yiyecek gıda bulabilecek miyim, içecek su bulabilecek miyim diye bakıyor.
Tüm araştırmalar göstermektedir ki gelişen ülkelerde gelir arttıkça insanlar daha çok protein tüketiyor. Gelir arttıkça son tüketici tercihi buğday ve tahıllardan ziyade baklagillere tavuk ve sığır gibi etlere doğru kayıyor.
Daha uzun ve sağlıklı yaşama isteği de önemli bir tercih nedeni. Sağlık bilinci insanlarda farklı eğilimlere neden oluyor ve soya fasulyesi ve baklagiller gibi daha fazla bitki bazlı proteine kaymasına neden oluyor.
FAO verilerine göre dünyadaki gıdanın % 75’i sadece 12 bitki ve 5 hayvan türünden karşılanıyor. Bu verilere göre biyoçeşitliliğin gelecekte daha önemli olması kaşınılmaz son olarak karşımıza çıkmakta. Çiftçilik zor ve iş gücü yoğun bir meslek. Bu üstü açık fabrikalar ayrıca 4 bilinmeyenli denklem gibi. İklim değişikliği, kuraklık, aşırı yağışlar, seller, ilkbahar erken ve geç donları, fiyat istikrarsızlıkları, belirsizlikler, savaşlar, pandemiler, devletler arası ilişkiler, tüketici alışkanlıkları ve pek çok daha neden etkiliyor. Bir de bunun üstüne tüm dünyada gençlerin tarımdan kaçması eklenince işler çok farklı noktalara gidiyor.
Tarım yaşlanıyor.
Nüfus arttıkça, tarım yaşlandıkça, gıda arzında sorunlar yaşandıkça şunu artık daha net görüyoruz.
Kentsel tarıma ihtiyaç her geçen gün artıyor.
Pandemi süreci o kadar net gösterdi ki küçük üreticilere ve kentsel tarıma ihtiyaç var. Dikey çiftlikler, hidroponik seralar, topraksız tarım, kontrollü üretim ortamları artık şehirlerin olmazsa olmazları olarak karşımıza çıkıyor. Kontrollü sistemlerde en az girdi en yüksek ve en kaliteli üretim miktarı ile en kısa sürede son tüketiciye ulaştırmak. Hasattaki, depolamadaki ve dağıtımdaki kayıplar minimuma indiriliyor. Buna karşın hasat sayısı arttırılarak rekolte yükseltiliyor. Özellikle şehirlere yakın bölgelerdeki küçük üreticiler de sistemin birer neferi. Kentsel tarım da şehirlere yakın küçük üreticiler de raflara daha çabuk ürün gelmesi ve raflardaki ürünlerin daha taze olmasında etken.
Karbon salınımı sektörün en zayıf halkası
Günümüz dünyası artık çevreye ve canlılara daha duyarlı olmak, karbon salınımını azaltmak, yeşil dönüşümü güçlendirmek yolunda önemli adımlar atıyor. Bunlardan en önemlisi de Yeşil Pasaport ve bu alandaki farklı vergi ve yaptırımlar.
Yeşil dönüşüm günümüzün popüler konularından. Nedir bu Yeşil Dönüşüm dersek: “Yeşil dönüşüm, yenilikçi teknolojilerin, verimlilik önlemlerinin ve sürdürülebilir üretim yöntemlerinin benimsenmesini içeren bir yaklaşım tarzı. Bu dönüşüm, atık azaltma, yenilenebilir enerji kullanımı, enerji verimliliği, su kaynaklarının korunması gibi hedefleri destekler.”
Günümüz dünyasında özellikle gelişmiş ülkelerdeki genç nüfus; artık büyük üreticilere, büyük marketlere ve devletlerine doğaya ve canlılara daha saygılı bir üretim ve ürün için çok ciddi baskılar yapmakta. Bir süre sonra iş hayatının patronları olarak çocuklar ve gençler için bu konu olmazsa olmazlar arasında.
Tarımsal üretim ve gıda; yenidünya düzeninin bir savaş aracı olarak karşımıza çıkıyor.
Dünyayı doyurmak için artık daha fazla iş gücüne ihtiyaç var. Teknolojiye ihtiyaç var. Yeniliğe ihtiyaç var.
Günümüzde dronla ilaçlama, uydu sistemlerine bağlı olarak sürüm, elektromanyetik spektrumlar ile farklı renk boyutları ile üretim çalışmaları yapılmalıdır. Günümüz dünyasında bile pek çok makine ve ekipman şu anda çok az insan etkileşimi ile operasyonları kontrol etmek adına elektronikle donatılmış durumdadır.
İş gücünü desteklemek adına günün birinde bir tarım robotunuzun olması gerekebilir.
Dünya genelinde önemli araştırma kurumlarına göre önümüzdeki 10 yıl içinde dron endüstrisi çok ciddi ekonomik faaliyetler yaratabilecek durumda gözükmekte. Örneğin tarım dronları geleneksel yöntemle 90 dakika da yapılan ilaçlamaya kıyasla 1 Hektarlık alanı 10 dakikada ilaçlayabilir. Bu teknoloji aynı zamanda çiftçilerin ürünlerinin boyunu ve renk değişikliklerini ölçmelerine de olanak tanır ve bu sayede kimyasal ilaç ve kimyasal ilaçların uygulanması konusunda öngörülü kararlar alması sağlar.
Gelecek tarımında; karmaşık elektronik yapıya daha çok dayanacağından çiftlik yönetiminde giderek artan oranda veri toplama çok etkili bir aktör olarak karşımıza çıkacağı artık kesinleşmiş durumda.
Veri kaynakları ve veri analizi artık çok daha önemli bir hal almış durumda.
Şimdi artık işimiz o verileri kullanacak programlar ve o veriyi kullanmayı öğrenmekte. Gelecek tarımında veri analizi uzmanları daha çok önemli olacak. Gerçek zamanlı doğru veri çiftçilerin ürünlerinin daha iyi büyüme, daha kaliteli ürün alma ve ürünleri ile ilgili daha doğru önlemler almasına olanak sağlar.
Yapay zeka tabanlı özel platformlar geleceğin tarımının olmazsa olmazı. Yüksek verimli tarım için olmazsa olmazlar olarak yerini almış durumda.
Yeni teknolojiler hem toprağın hem de bitkilerin sorunları ile daha etkin şekilde başa çıkabileceğini gösteriyor. Toprak sağlığını ölçen teknolojiler, ürün gelişimlerini izleyen uydular, ürünlerin rekolte tahmini belirleyen sistemler, hava durumu ve nemin daha dikkatli takibini sağlayan daha etkili minimal ekipmanlar, bilgisayarlı sistemler, VR gözlükler, çok özel kameralar hem geleceği şekillendiriyor hem de, çevreye daha duyarlı, daha az su tüketiminin olduğu, daha az kimyasal ilacın atıldığı, daha az kimyasal gübrenin atıldığı bir üretim sisteminin geliştirilmesini sağlıyor.
Artık dünyanın yeni bir iş kolu var. Akıllı tarım teknolojileri.
Tüm bunlar aslında geleceğin tarımı akıllı tarım diyeceğimiz noktada. Artık geleneksel çiftlikleri akıllı çiftliklere dönüştürmek zorundayız. Burada da karşımıza Agri-Tech çıkıyor. Akıllı çiftlikler, Nesnelerin İnterneti (IoT), yapay zeka ve robotik teknolojiler çıkıyor.
Tarlada yer alan IoT sensörleri özel bir veri ağına bağlanarak toprağın su durumu, topraktaki besin maddesi durumu çok daha ayrıntılı ve etkili izlenerek performans arttırıcı bir sistem olarak karşımıza çıkmakta.
GDO dost mu düşman mı?
Peki artan nüfusu doyurmak bunlarla yeterli olacak mı? Artık biz insanları doyurmak her zamankinden daha zor ve karmaşık. Tabi ki de bunlar yeterli olmayacak gibi gözüküyor. Bu koşullardaki gıda üretimi artan nüfusu beslemekte yeterli olmayacağı için işte bu noktada karşımıza istemesek te ve tam olarak sonuçlarını bilemesek de genetiği değiştirilmiş ürünler çıkıyor. Bu teknoloji çiftçilerin farklı hastalıklara dayanıklı, kuraklık toleransı olan, içerik olarak farklı özellikler sunan gıdaların üretilmesine olanak sağlayabilir. Ancak tabi ki de bunda özel ve katı düzenlemelerin olması ve sıkı kontrol çok önemli. Çok ürün üretmek ve farklı çeşitler elde etmek için ileriki süreçte daha çok gerek olacakmış gibi gözüküyor.
Teknoloji bugün ve gelecekte tarımsal üretimde iyi uygulamaları bize sağlayacak en önemli araç. Teknolojinin artık sorunların çözümü olarak karşımıza çıkmasına rağmen teknoloji çözümün bir parçası.
Dünyanın karşısındaki sorunlar her geçen gün büyüyor. İklim değişikliği, küresel ısınma, kuraklık, aşırı iklimsel olaylar önemli bir sorun olarak durmakta. Tüm bu etkenlerin tarımsal üretim ve tarımsal tedarik zinciri üzerindeki etkisi de çok büyük. Tarım endüstrisi verimi ve kaliteyi arttırabilecek güçte. Bu süreçte insanoğlu daha iyi ürün üretebilecek, insan emeğini en aza indirecek ve doğal afetlerden kaynaklanan krizleri de yönetebilecek duruma gelecek mi onu da zaman gösterecek.
Başta da değim gibi; gelecek tarımda diyoruz ama tarımın geleceği bizi nasıl etkileyecek onu hala daha tam olarak bilmiyoruz.