Dr. Ahmet UÇAR
Ankara Ü. Ziraat F. Zootekni B. Öğretim Üyesi
Zootekni Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi
Dünyada bulunan 600 bine yakın hayvan türünden yaklaşık 10 bin tanesi kuşlar sınıfına aittir. Bunlardan ise Tavuk başta olmak üzere Hindi, Ördek, Muscovy, Kaz, Beç Tavuğu, Devekuşu, Bıldırcın, Güvercin, Sülün ve Keklik gibi yalnızca birkaç kanatlı türü insanlığın hayvansal kaynaklı protein ihtiyacını karşılamak üzere gıda üretim amacıyla evcilleştirilmiş ve/veya bu amaçla günümüzde yetiştirilmektedir. Kanatlı türlerinden faydalanılmak üzere evcilleştirilmesinden sonra geçim için kullanım, sonra üretim daha sonrasında ise üretkenlik ve yaklaşık son yarım yüzyıldır devam edegelen sürdürülebilirlik anlayışı ile üretimin evrimi 4 safhada incelenmektedir. Nitekim; pandemiler, doğal afetler ve iklim değişikliğinin gündemi meşgul ettiği son yıllarda her alanda olduğu gibi hayvansal üretimde de sürdürülebilirlik anlayışı en önemli anlayış haline gelmiştir. Buna göre de çiftlik hayvanları içerisinde daha küçük barınma alanına ihtiyaç duyan, neredeyse yılın her dönemi üretim yapılabilen, kısa olan generasyonlar arası süreleri sayesinde ıslaha hızlı yanıt veren, üreme kabiliyetleri yüksek, yem ve su gibi doğal kaynakları en etkin biçimde hayvansal proteine çeviren kanatlı türleri ön plana çıkmaktadır.
Dünya’da gıdaya ulaşılabilirlik, maalesef gıdanın eşit dağılımı olarak ifade edilememektedir. Gelişmiş ülkelerin sağlıkla alakalı başlıca sorunlarının temeli genellikle aşırı gıda tüketimi iken, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise halen yetersiz gıda temini sebebiyle açlık ve beslenme eksikliği durumu ve buna bağlı hastalıklarla karşı karşıya kalınmaktadır. Hayvansal ürünlerin tüketimi, 21. yüzyılda yıllık artış eğilimi yaklaşık %7 oranındadır. Dünyada 1960’lı yıllarda kişi başına 5 kg üretilen kanatlı eti günümüzde 17 kg’a, Ülkemizde ise o yıllarda kişi başına 2 kg olan kanatlı eti tüketimi günümüzde 22 kg’a ulaşmıştır. Dünyada kişi başına et tüketim miktarları büyükbaş, küçükbaş, domuz ve kanatlı türlerinde sırasıyla 9, 2, 14 ve 17 kg civarındadır. Kanatlı eti ve yumurtası, dünya üzerinde yaşayan 8 milyar insanın hayvansal kökenli gıda ihtiyacının yaklaşık %40’ını karşılamaktadır. Et üretimi bakımından 2015 yılına kadar ilk sırayı domuz alırken 2016 yılında kanatlı eti ilk sırayı almış ve günden güne de arayı açarak üretim miktarını artırmaya devam etmektedir.
Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) istatistik servisine göre kanatlı eti üretim miktarlarının zaman içinde değişimini incelersek; 1960’a kadar 10 milyon tona ulaşamayan kanatlı eti üretimi 2000 yılında 69 milyon ton, 2010 yılında 97 milyon tona ulaşmış ve günümüzde 135 milyon tonu aşmıştır. Bunun %86’sı yani yaklaşık 116 milyon tonu Tavuk türünden ve bu üretilen toplam tavuk etinin %90’ı da genç yaşta kesilen etlik piliçlerden sağlanmaktadır. Bu miktarda üretilen tavuk eti yaklaşık 600 milyon etlik ebeveynden üretilen toplam 70 milyar etlik pilicin kesilmesine denktir. Üretilen kanatlı etinin %7’si yani yaklaşık 10 milyon tonu Hindi türünden elde edilmektedir. Yine bunun %4’ü yani 5 milyon ton civarında kanatlı eti Ördek türünden elde edilirken, %3’ü yani yaklaşık 4 milyon tonu diğer kanatlı türlerinden elde edilmektedir. Türkiye’de kanatlı eti üretimi 2.3 milyon ton civarındadır ve bunun yaklaşık 100 bin ton civarı hariç büyük bir kısmı etlik piliçlerden üretilmektedir.
Kanatlı sektöründeki gelişmelerin %85’i genetik kaynaklı olmakla birlikte yetiştirme, sağlık, besleme ve teknoloji alanlarındaki ilerlemeler bunu desteklemektedir. Modern biyoteknolojik yöntemlerin de kullanılmasıyla genetik çalışmalar kanatlı alanında hız kazanmıştır. Çiftlik hayvanları içerisinde ilk defa hibrit (ana ve baba ebeveynlerinden üstün performans gösteren döller) üretimi ve ilk defa genomik seleksiyon uygulamaları kanatlı türü olan Tavuklarda gerçekleştirilmiştir. Bir dişi etlik ebeveynden 1970’li yıllarda yaklaşık 115 adet civciv elde edilirken bu sayı günümüzde yaklaşık 160 adettir. 1920 li yıllarda 120 günde 5 kg yem tüketerek 1 kg canlı ağırlığa ulaşabilen etlik tavuklar, günümüzde 4.5 kg yem tüketerek 2.8 kg canlı ağırlığa sadece 42 gün gibi kısa sürede ulaşabilmektedirler. Bu değerler dikkate alındığında etlik bir ebeveyn tavuktan elde edilen etlik piliçlerin kesilmesiyle yaklaşık 300 kg karkas elde edilebilmektedir. Canlı ağırlık ve karkas ağırlığında 1950’li yıllara göre 5-6 katlık artış olmasına rağmen üretim giderlerinin benzer seviyede kalması üretimin etkinliğinin giderek arttığının somut bir kanıtıdır. Yine, bir yumurta tavuğundan 1930’lu yıllarda 120 adet/yıl yumurta üretilebilirken günümüzde bu sayı 330 adet/yıl kadar geliştirilebilmiş ve bir tavuktan biyolojik değeri 100 (sindirilebilir protein oranı en yüksek gıda) yani tam olarak kabul ettiğimiz yaklaşık 20 kg yumurta üretilebilmektedir. Yumurta üretimi için yemden yararlanma oranı 1960’larda 2.95 düzeyine kadar ıslah edilmişken, 2001 yılında 2.1 seviyesine ve günümüzde 1.75 düzeyine kadar geliştirilebimiştir. Hem et üretimi hem de yumurta üretimi bakımından değerlendirdiğimizde tavuk türü oldukça etkin bir yemden yararlanma oranı ile (yemden yararlanma oranı = 1 kg ürün üretebilmek için tüketilen yem miktarı) bu son derece değerli gıdaları insanlığa sunmaktadırlar.
Tavuktan sonra üretim miktarları bakımından önemli düzeye ulaşan Hindi ve Ördek türleri de hayvansal kaynaklı protein üretiminde gün geçtikçe daha çok tercih edilir hale gelmektedir. Bu kanatlı çiftlik hayvanları da dünyaya önemli miktarlarda et bırakmaktadır. Bir dişi ebeveyn hindiden 28 haftalık üretim periyodunda yaklaşık 100 palaz üretilmekte ve bunların %90’ı ortalama 20 kg canlı ağırlık ile kesim çağına ulaştıklarında yaklaşık 1.5 ton karkas üretimi sağlanmaktadır. Damızlık bir dişi ördekten elde edilen palazlardan 200 tanesi ortalama 3.5 kg ağırlık ile kesim yaşına ulaştıklarında yaklaşık 450 kg karkas üretilebilmektedir. Tavuk türü ile ilgili ayrıntılı bahsetmiş olsak da bazı çiftlik hayvanlarında tekrar yaygın olarak kullanılan kesim yaşındaki yaklaşık değerleri inceleyecek olursak; 1 kg canlı ağırlık kazancı için büyükbaş hayvanlar 8-10 kg yeme ve küçükbaş hayvanlar 4-6 kg yeme ihtiyaç duyarken etlik piliçlerde bu oran 1.6 kg, tavuk yumurtasında 2 kg, hindi ve bıldırcınlarda 2.5-3 kg, ördek ve kazlarda 3.5-4 kg ve sülün, keklik ve beç tavuklarında ise 4-5 kg civarındadır. Kanatlı türleri sadece yem tüketiminde değil aynı zamanda su kullanımında da oldukça etkin bir konumdadır. Birleşmiş Milletler Su Raporuna göre sığır, domuz ve kanatlı etlerinden her 1 kg ürün üretebilmek için harcanan su miktarları incelendiğinde sırasıyla 15.977 litre, 5.906 litre ve 2.828 litre olduğu belirlenmiştir.
Hayvansal üretim dünyanın toprak, su ve genetik çeşitlilik kaynakları üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Arazi kullanım değişikliği, enterik fermentasyon ve gübre yönetimi gibi pek çok yolla iklim değişikliğine olumsuz katkıda bulunmaktadır. Kanatlılar az yem tükettiklerinde daha az dışkı üretir, bu yüzden, yem tüketiminin azaltılması yönündeki seleksiyon yalnızca yem hammaddesi üretimine olan ihtiyacın azaltılması değil aynı zamanda araziye salınacak gübre miktarının da azalması anlamına gelmektedir. Özellikle küresel ısınma, doğal afetler ve Covid-19 gibi pandemilerin gündemi meşgul ettiği günümüzde nitelikli gıdaya ulaşma ve yerli kaynakların önemi daha da artmaktadır. Ne yazık ki dünya nüfusunun %90’ının bulunduğu Asya ve Afrika kıtaları dünya tatlı su kaynaklarının sadece 1/3’üne sahiptir. Su kaynaklarının sınırlı ve dünya üzerinde dağılımının düzensiz olması et üretiminde hangi türlerin üretileceği konusunda gittikçe daha belirleyici bir faktör olacaktır.
Beslenme; insanların fiziksel, ruhsal ve zihinsel yönden güçlü ve sağlıklı yaşamalarında, refah düzeyinin ekonomik ve sosyal yönden gelişimi açısından temel gereksinmelerinden en önemlisidir. İnsanların beslenmesinde, özellikle çocuk ve gençlerin bedensel ve zihinsel gelişimlerinde hayvansal kaynaklı proteinlerin büyük önemi vardır. Hayvansal kaynaklı gıda ürünlerinin, kişi başına düşen tüketim miktarının en azından fizyolojik gereksinimler doğrultusunda yeterli bir düzeye çıkarılması gerekmektedir.
Yukarıda aktarmış olduğumuz bilgiler ışığında tüm açılardan baktığımızda; günümüzde en çok üretilen et türünün kanatlı eti olması doğal bir sonuç olmuş ve et üreten kara hayvanı türleri içerisinde de etlik piliçler başta olmak üzere kanatlı türleri en etkin konuma gelmiştir. 2050 yılına kadar 2005 yılına göre kanatlı etine olan talebin 2 katına çıkacağı ve yumurtaya olan talebin ise %40 daha fazla olacağı tahmin edilmektedir. Bu büyük talep artışı yeni akıllı sistemler aracılığıyla daha etkin karşılanabilmesi amacıyla teknoloji günden güne daha yoğun kullanılmaktadır. Kanatlı türleri az kaynak kullanarak fazla miktarda hayvansal kaynaklı proteini dünyaya armağan etmektedir. Kanatlı hayvan yetiştiriciliği insanlığın hayvansal kaynaklı protein (hem et üretimi hem de yumurta üretimi ile) ihtiyacını karşılayarak kaliteli ve dengeli beslenmeye olan katkısı sebebiyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artmaya devam edecektir.
*Ayrıntılı bilgi ve kaynaklar için yazar ile irtibata geçebilirsiniz.