200 ton süt işliyor
2016 yılında çıkarmaya başladığımız hem kesilebilir hem sürülebilir peynir gruplarındaki sürsene markalı ürünlerimizi tüketiciler çok beğendi diyen Otat Gıda Yönetim Kurulu Başkanıyım Mustafa Başaran: “19 yıl önce kurduğumuz Otat Gıda, ilk olarak 300 m2 kapalı alanda faaliyete başladı ama şu anda 8000 m2 kapalı alanda üretim yapıyoruz. Bölgemizde 15 bayi ve 4 tane bölge müdürlüğü olan bir firmayız. Günlük 200 ton süt işleyen bir tesisiz. Süt ürünlerinden yoğurt ayran kaşar peyniri, beyaz peynir, tereyağ üretiyoruz. Mevsimsel olarak birde dondurma üretimimiz var. Şuanda özellikle 2016 yılında çıkarmaya başladığımız hem kesilebilir hem sürülebilir peynir gruplarındaki sürsene markamızla ürettiğimiz ürünler var. Yeni inovasyon ürünümüz ballı peynirimiz piyasaya çıktı. Fuarlara katılarak bu ürünlerimizi tanıtıyoruz. Antalya Food Product Fuarına 2015 yılında da katılmıştık. Samsun’da ve İstanbul’daki fuarlara katılıyoruz. “dedi.
Metro ve A101 marketleri raflarındayız
Yaz kış değişmekle birlikte 200 ton civarında süt işliyoruz diyen Mustafa Başaran: “Karadeniz ve İç Anadolu bölgesi yani fabrikanın etrafındaki 500 km çapındaki bir alanda sıcak satış yapıyoruz. Ama Türkiye’nin her tarafına ürünlerimizin dağıtımı yapılmaktadır. Şu anda A101 ve Metro Marketlerle çalışıyoruz. Bunların depo teslim yerlerine lojistik olarak destek veriyoruz. 2014 yılında ihracatımız olmuştu. Bu yıl yeniden ihracata başlayacağız. Şu anda ihracat ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor.” şeklinde konuştu.
“Yemediğimiz ürünü tüketiciye yedirmeyiz”
Üretimde kalite ve hijyene büyük önem verdiklerini belirten Başaran: “Yemediğimiz ürünü tüketiciye yedirmeyiz. Bizim gibi tesislerde bir gıda işleme mühendisi varken, bizde 6 tane gıda mühendisi ve alt ekiplerimizde de gıda teknikerleri çalışıyor. Altı gıda mühendisiyle çalışan bir firma olarak hem teknoloji hem sağlık ve hem de kalite anlamında kıyaslanmamızı tüketiciye bırakıyoruz. Yöresel ürün olarak tereyağ üretiyoruz, anlamında bölgemizin krema boyutu iyidir. O yüzden bölgemize özgü çıkartmış olduğumuz tereyağlarımız vardır.”dedi.
Süt fiyatlarının artışı ve düşüşü arz ve talebe bağlı olduğunu söyleyen Mustafa Başaran: “Türkiye’de bugün süt üretimi yapan çiftçimize sorsanız süt fiyatlarının altta kaldığını söylüyor. Haklılar çünkü baktığımız zaman süt fiyatları düşük. Ama süt imalatı yapan firmaların talebine göre baktığımızda ise piyasadan gelen talepler yoğun olacak ki fiyat yükselsin. Piyasalarda sıkıntı var, süte zam geldiği halde firmalar ürün fiyatlarında artış yapamamaktadır. Bu durum da ister istemez imalatçıya maliyet anlamında olumsuz yansımaktadır. Çiftçilere sorduğunuzda fiyatlarının düşük olduğu, üreticiye sorduğunuzda fiyat yüksekliğinden ziyade piyasadaki hammadde fiyatlarının yüksekliğinden yakınmaktadır.” dedi.
“Denetimler daha sık ve yoğunlaşmalı”
Süt sektöründe merdiven altı üretim maalesef hala devam etmekte diyen Mustafa Başaran sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet gıda ve süt firmalarına denetimlerini daha sık ve yoğun yapmalıdır. Devletin yayınladığı gıda kodeksindeki şartlar bellidir. Merdiven altı üretimlere denetimler daha sık ve belli noktalarda yoğunlaşmalıdır. Bu tabi ki hem bizi hem tüketici için gereklidir. Çünkü tüketici süt ürünleri konusunda bilinçli olmak durumunda değil, yani tüketici satıcı ne derse ona göre ürünün doğal olduğunu düşünerek satın alıyor. Halbuki hiçbir teknolojisi olmayan, kontrolü olmayan bir işletmede üretilen süt ürününü tüketiyor. Oysaki bugün hayvan hastalıklarıyla ilgili bir sürü sıkıntı var. Bir işletmeye süt geldiğinde sekiz -on tane tahlilden geçip işletmeye alınması gerekiyor. Ama medivenaltı yerlerde üretilen ve satılan ürünlerin tahlili analizi nasıl yapılıyor belli değil. Bunu çocuklarımız ailelerimiz yiyor. Bunlar çok önemsenmesi gereken unsurlar. Bu konuda basına da iş düşüyor. Çünkü tüketicinin kafasını karıştıracak unsurlar var, sütle alakası olmayan kişileri çıkartıp tüketiciye şöyle yapın böyle yapın diye yanlış yönlendiriyorlar. Evde üretilen üründen sanayide üretilen ürün daha iyidir. Baktığımız zaman evdeki en iyi yöntem kaynatma yöntemdir. Kaynatmanızın derecesi önemlidir. Belli bir seviyede kaynatmadığınızda sütte mikrop olup olmadığını bilemezsiniz.
Bakanlığın sokak sütünü yasaklaması olumlu bir gelişme. Bunun daha da denetim altın alınması gerekiyor. Kayıt dışı üretimler sağlığı etkilediği gibi haksız rekabete de neden oluyor. Bunlar denetim altına alındığı müddetçe çiftçi tarafından üretin süt ve imalat yapan sanayici daha sağlıklı, daha garantili, daha sürdürülebilir ürünler üretilebilir. Bu, olumsuz koşullarda üretim yapan firmaların zamanla yok olmasını sağlayacaktır.”
“Sütümüzü tamamen birlikten alıyoruz”
Sütümüzü tamamen birlikten alıyoruz diyen Başaran: “Amasya damızlık birliği diye bir birliğimiz var ve çok güzel çalışmalar yapıyor. Akşam sabah süt toplanabiliyor ve soğutulmuş olarak tanklara alınıyor. Bu açıdan bizim fabrikamız orada olduğundan biraz daha şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü soğuk zincirden süt alıyoruz. Bu konuda bizim bölgemizde çok büyük bir sorun yok. Kalite açısından sütlerimiz iyidir. Sütümüzü tamamen birlikten ve çiftliklerden alıyoruz. Damızlık birlikleri, süt birlikleri, kooperatifleri işini iyi yaparsa çok sorun olmuyor. Çiftçide bu konuda eğitilmiş bilgilendirilmiş oluyor. Teknik anlamda eksik olan tarafını gidermeye çalışıyor. İki tarafta makul boyutlarda iş yapması için iki tarafında mutlu edecek şartlarının oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Bu hem kaliteyi arttıracaktır, hem de çiftçiyi daha da motive edecektir. Bizim bölgemizde damızlık birliklerimizin önemsemesinden dolayı bir artımız var.”dedi.
“1 Ocak’ta süte zam geldi”
Ulusal Süt Konseyi piyasanın iyi olmadığı bir ortamda süte zam yaptı. Ulusal Süt Konseyinin görevini yerine getirdiğini çok düşünmüyorum. Çünkü şu dönemde piyasanın iyi olmadığı bir ortamda süte zam yapıldı. Çiftçi tarafından iyi ama sanayici tarafından iyi değil. Bir taraf mağdur oluyor. Sadece biz değil ulusal firmalar dahi yaklaşık bir yıldır süte zam geçemiyor. 1 Ocak’tan itibaren süte zam geldi zamlı alınıyor ama bunu hiç uygulamayan bölgelerde var. Bu haksızlık oluyor. Bunun biraz daha gerçekçi olması ve çiftçinin de mağdur edilmemesi gerekiyor. Bu parametrenin iyi oluşturulması lazım. Çiftçi tarafı haksız demiyorum, çünkü çiftçiler gerçekten son birkaç aydır yem fiyatlarına gelen zamlar dolayısı ile mağdur durumdalar. Ama hem çiftçiyi hem sanayiciyi de düşünmek gerekiyor. Üretip satabildiğiniz müddetçe bu işi sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
“Vizyonumuz ve misyonumuz belli”
Misyonlarını ‘Tüketicilerimizin damak zevkine uygun kaliteli ve lezzetli ürünler sunmak olarak belirlediklerini söyleyen Başaran: “Süt ve süt ürünlerinde Türkiye’nin en güvenilir, yenilikçi ve lider şirketi olmak vizyonumuzla hizmet veriyoruz. Firmamızı ve ürünlerimizi tanıtmak için fuarlara katılıyoruz. Fuarların bizim yeni ürünlerimizi tanıtmak açısından çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Fuarların biraz daha geniş kapsamlı ve yurt dışı alıcılarında fuarlara çekilerek bizlerle buluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Süt sektörünün geleceği için iyimserim. Daha çok yol alacağımız unsur olduğunu düşünüyorum. Devletin, bizim ve çiftçinin elimizi taşın altına koyup hep birlikte eksik taraflarımızı giderip gelişmemizi sağlamamız gerekiyor.”dedi.
“Bir Ar-Ge ekibi oluşturduk”
Yeni ürün çalışmalarına ve Ar-Ge çalışmalarına birkaç yıldır önem verdiklerini belirten Başaran sözlerini şöyle bitirdi; “Bir Ar-Ge ekibi oluşturduk. Bu konuda insanlarımızın çocuklarımızın tüketicilerimizin sağlığına önem verecek yeni ürünler üretmeyi düşünüyoruz. Bunun birkaç yıldır faydasını görüyoruz. Ulusal zincir marketlerde ürünlerimiz yerini aldı. Bu bizi mutlu ediyor. Yeni ürünlerle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Otat markalı ürünlerimizi ulusal ve uluslararası standartlara uygun, hijyenik koşullarda üreterek, yüksek ve standart kalitede tüketicilere sunuyoruz.”