Food Sektör: Gıda paketleme ve çözümleri konusundaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Gaye Atakan: Dünyanın önde gelen gıda işleme ve ambalaj çözümleri şirketi olarak, Türkiye ve dünyada içecek kategorisi içinde süt, %100 meyve suyu, meyve nektarı, meyveli içecekler, su, soğuk çay, soğuk kahve, yoğurtlu içecekler ve fermente içecekler gibi pek çok sıvı ve yarı sıvı gıda ürünlerini paketleme ve işleme çözümleri geliştiriyoruz. "İYİ OLANI KORUR" sloganımızla; gıdayı, insanları ve gezegeni koruma vizyonu doğrultusunda, gıdayı dünyanın her yerinde güvenli ve erişilebilir hale getirmeye odaklanıyoruz. Bu kapsamda 160’ın üstünde ülkede 25 bine yakın çalışanımız, dünya çapında 52 üretim tesisimiz, 8 teknik eğitim merkezimiz ve 6 Ar-Ge tesisimiz ile yenilikçi ve çevre dostu ürünler sunuyoruz.
İzmir fabrikası, globalde en başarılı Tetra Pak fabrikalarından
Food Sektör: Fabrikalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Gaye Atakan: Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığımızdan bu yana hem iş ortaklarımız hem de fabrikamız kapsamında yatırımlarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Toplam 65 bin metrekare alana sahip İzmir Kemalpaşa fabrikamız, Bursa ve İstanbul ofislerimiz ile 400’ün üzerinde istihdam sağlayarak proses, paketleme ve dağıtım için kaynak kullanımını optimize etmek üzere tasarlanmış eksiksiz sistemler sunuyoruz. Bu noktada fabrikamız için ayrı bir parantez açmakta fayda var. Çünkü İzmir fabrikası, dünyadaki 35 benzer Tetra Pak fabrikası arasındaki en başarılı, en verimli, en iyi kalitede üretim yapan fabrikalardan biri olarak dikkat çekiyor. Burada ürettiğimiz yaklaşık 7 milyar paket, dünyanın 4 kıtasında, 46 ülkeye ihraç ediliyor.
“Tüketici alışkanlıklarında yaşanan değişimi sürekli gözlemliyoruz”
Food Sektör: Ar-Ge çalışmalarınız konusunda neler söylemek istersiniz?
Gaye Atakan: Tetra Pak olarak, global Ar-Ge laboratuvarlarında, yeni nesil paketlerde ergonomik tasarım ve işlevsellik, geri dönüştürülebilir ve çevre dostu özellikler, her adımda üretici ve tüketiciye değer katmayı hedefleyen çözümler yaratmak amacıyla çalışıyoruz. İşimizin doğası gereği tüketici alışkanlıklarında yaşanan değişimi sürekli araştırıyor ve gözlemliyoruz. Bu anlamda sağlığına dikkat eden, çevreyi ve doğayı önemseyen tüm bilinçli tüketiciler bizim hedef kitlemizi oluşturuyor.
Son dönemde özellikle medikal ürünler, organik süt, laktozsuz süt, bitki bazlı ve smoothie gibi katma değeri yüksek, daha fiyatlı ürünlere / kârlı küçük kategorilere odaklanıyoruz. Öte yandan son yıllarda ekstra vitaminli, mineralli, proteinli, lifli, düşük şekerli yeni içecek kategorilerinde de yükseliş görüyoruz. Dolayısıyla tüketicilerin yaşam tarzının değişmesinin, stratejilerimizi geliştirmede önemli bir payı bulunuyor. Çağımızın önemli bir konusu olan ve bizim de kuruluş nedenlerimizden gıda güvenliğini de düşündüğümüzde; ambalajlarda akıllı fonksiyonların bulunması, örneğin daha kolay boşaltılabilmesi, daha kolay ambalajların geliştirilmesi, ürünlere daha uzun raf ömrü sağlayan ambalajların tasarlanması, güvenle açılıp kapatılabilen ambalajlar geliştirilmesi, her ürünün farklı boyutlar seçeneğinde sunulması gibi hususlar ön plana çıkıyor.
Sürdürülebilirlik, temel itici güç
Food Sektör: Gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik çalışmalarınız nelerdir?
Gaye Atakan: Türkiye’de 1972 yılında ilk olarak faaliyete geçtiğimizde, örneğin sektörde kimse sütün karton paketlere doldurulmasını ve son kullanıcılara bu şekilde sunulmasını düşünmüyordu. Biz inovatif teknolojileri kullanarak ve müşterilerimize ekonomik çözümler sunarak her yerde güvenli ve taze gıdaya erişme imkanı sağladık. Bunu yaparken de sürdürülebilirliği şirketimizin temel itici gücü ve karar verme kriteri olarak merkezimize aldık. Bu kapsamda yaklaşık 40 milyon euro yatırım yaparak döngüsel ekonomiye katkıda bulunduk.
“Daha sürdürülebilir süt ürünlerine geçişi sağlamak”, “yeni gıda kaynakları için inovasyon”, gıda kaybını ve israfını azaltmak”, “sürdürülebilir paketleme yoluyla güvenli beslenmeye erişimi yönetmek” olmak üzere dört ana kulvarda gıda güvenliğinde dönüşüme odaklanıyoruz. Tetra Pak'ın tek adım teknolojisi; ayırma, karıştırma, standardizasyon, ısıl işlem ve daha fazlasını tek bir adımda birleştiriyor. Bu teknoloji, daha esnek ve uygun maliyetli üretim sağlarken, çevresel etkiyi yüzde 40 oranında azaltıyor. Pastörizatörlerde ve UHT ünitelerinde düşük kayıplı denge tankı tasarımı, ürün tanka girmeden önce maksimum miktarda suyun uzaklaştırılmasını sağlıyor, böylece su ve ürün karışımı azaltılıyor. Bu yöntem, karışım aşamasındaki litre değerini yüzde 50'nin üzerinde düşürerek ürün kayıplarında önemli bir azalmaya yol açıyor. Dondurma hattı içgörüsü teknolojisi ise dondurma üreticilerine tüm dondurma hattından alınan yüzlerce veri noktasına dayanan raporlar sunuyor. Bu sayede üreticiler, sorunun neden meydana geldiğini anlayabilecek verilere sahip olurken, gıda güvenliğini daha kolay sağlayabiliyor.
29 ülkede tüketim yaklaşımları analiz edildi
Food Sektör: Ambalajlı ürünlerin yaygınlaşması tüketicileri nasıl etkiliyor?
Gaye Atakan: Bu yıl içerisinde, tüketim yaklaşımlarına yönelik çarpıcı sonuçları ortaya koyan “Tetra Pak Sürdürülebilir Ambalaj Araştırması” gerçekleştirdik. Türk tüketicilerin yaklaşımını da analiz eden kapsamlı araştırma, 29 ülkede, 14 bin 500 kişiyle yapıldı. Bu kapsamda tüketicilerin yüzde 82’si, çevresel sorunların kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Çevresel anlamda en fazla endişe duyulan konular ise çevre kirliliği, ormansızlaşma ve bilinçsiz arazi kullanımı, su kıtlığı, doğal kaynakların tükenmesi, küresel ısınma/iklim değişikliği, gıda israfı olarak sıralanıyor.
Tüketicilerin yüzde 60’ı plastikleri, yüzde 56’sı kartonları geri dönüşüm için ayırıyor. Ambalaj özelinde baktığımızda tüketicilerin yüzde 65’i cam şişeleri, %60’ı plastik şişeleri ve %46’sı teneke kutuları geri dönüşüm için ayırıyor. Tüketicilerin yüzde 63’ü, çevresel anlamda duyarlı bir ambalaja sahip ürünler üreten markaları daha fazla tercih edeceğini belirtirken, yüzde 87’si ise birden fazla kullanılabilen ambalajların yaygınlaşmasını olumlu değerlendiriyor.
Karton ambalajın güçlü yanları da araştırmada yer aldı
Araştırmada yer alan bir çarpıcı veri de tüketicinin marka tercihinde markanın çevreye duyarlı iletişiminin yeri konusunda oldu. Bu kapsamda tüketicilerin yüzde 86’sı, bir markanın çevresel konular hakkında konuştuğu takdirde ürünlerini satın almaya daha istekli olacaklarını söylüyor. Tüketicilere göre karton ambalajın çevreye duyarlılık bakımından diğer ambalaj çeşitleri anlamında güçlü yanları ise kolayca ezilip atık hale getirilebilir olması, biyoçözünür olması, geri dönüştürülmüş materyalden üretilebiliyor olması, biyoçeşitlilik üzerinde olumsuz etkisinin düşük olması, bitki bazlı malzemeyle üretilmesi olarak sıralanıyor.