Son birkaç aydır dünya gündeminin merkezinde Çin’in Wuhan şehrinde salgın bir hastalık olarak ortaya çıkan ve ardından kısa bir süre içerisinde tüm dünyayı esaret altına alan koronavirüs yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020’de koronavirüsü Covid-19 olarak tanımlamış ve salgın ilan etmiştir. Akabinde dünya çapında karantina uygulamaları başlatılmıştır. Virüsün yayılmasında ki en önemli parametrenin insandan insana bulaşıyor olması karantina uygulamalarına eğilimin artmasına neden olmuş ve aynı zamanda salgını durduracak en büyük güç olduğunu düşünülmüştür. Bu uygulamalar dışında ki günlük rutinimizde ise sosyal mesafenin korunmasına yönelik bilgilendirici çalışmalar insanların bilinçlenmesinde etkili olmuş ve salgını kontrol altına alacak faktörlerin başında yer almıştır.
Hastalığın kesin bir tedavisinin olmamasından dolayı ortaya çıkan bilgi kirliliği ise Covid-19’dan daha büyük bir karışıklık yaratmıştır. Covid-19 hastalığının bulaşmasını önleyen veya tam olarak tedavi eden ilaç ya da gıda takviyesi henüz keşfedilmiş değildir. Ancak bilimsel görüşler Covid-19’un solunum yolu ile bulaştığını ve gıda ile bulaşmadığını doğrulamaktadır. Bu düşünce doğrultusunda yayınlanan el yıkama, maske takma gibi korunma yöntemleri salgının ilerlemesini durdurmaya veya kontrol altına almaya yöneliktir. Virüs ile enfekte olduktan sonra ki süreçle ilgili kanıtlanmış veriler ve bilimsel çalışmalar henüz mevcut değildir. Ancak spesifik bir virüs olarak değil de genel çapta virüs fizyolojisini ele aldığımızda çıkan sonuç immün sistemi güçlendirmek yönünde olmaktadır. Eğer güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olabilirse hücre işi savunma mekanizmasında Covid-19 etkisiz hale getirilebilinir. Elbette şunu da unutmamak gerekir ki aşırı çalışan bağışıklık kendi hücrelerine zarar vererek otoimmün yanıtlara sebep olabilir. Burada altını çizmemiz gereken kısım bağışıklığımızı güçlendirmek ancak bir anda normal rutinimizin dışında aşırı vitamin ve mineral yüklemesi yaparak fazla çalışır duruma getirmemek olmalıdır.
Covid-19 dayanıklı ve bulaşıcı bir RNA virüsüdür. Kişiden kişiye solunum yoluyla, vücut sıvıları ya da dışkı ile temas neticesinde yayılmaktadır. Konak hücreye girişi ise epitel hücreler, lökositler gibi dokularda bulunan ACE2 reseptörüne bağlanarak gerçekleşmektedir. Covid-19 bu reseptöre bağlandığında bağışıklık hücreleri kendini savunma amaçlı yanıt vermeye başlar. Bu sırada harekete geçen serbest radikaller hücre içi savunmada bir silah görevini görürler. Ancak serbest radikallerin görevi bitince hücreden atılması ve hücrenin atıklardan temizlenmesi gerekmektedir. Değilse serbest radikaller oksijen ihtiyacını tamamlamak için başka hücrelere saldırıp virüsten daha büyük hasarlara sebebiyet verebilmektedir. Böyle bir zarara yol açmamak için antioksidanların varlığı gereklidir.
Hücrede ne kadar çok antioksidan var ise o kadar güçlü bir temizlenme ve koruma gerçekleşmektedir. Bu antioksidan sisteminin antiviral korunmada en kuvvetli ve öncü vitamini C vitaminidir. Bunun için brokoli, kırmızı biber, limon gibi meyve ve sebzeler iyi birer C vitamini kaynağıdır. Ancak olağanüstü şartlar mevzubahis olduğu için ve uzmanların önerdiği dozların kilolarca gıda tüketerek karşılanması mümkün olmadığından dolayı bu süreçte gıda takviyesi alma yoluna gidilebilir. Elbette konunun uzmanı bir doktor tarafından kişiye önerilen dozlar doğrultusunda alınması en güvenilir yoldur. Güçlü bir antioksidan sistemi oluşturmanın bir diğer yolu berry grubu olarak bildiğimiz mor meyveleri beslenmemize dâhil etmektir. Bilhassa Covid-19 gündeminde adını sıkça duyduğumuz kara mürver başta olmak üzere yaban mersini, pancar, mor lahana, karamuk gibi gıdaları tüketmek antioksidan depomuzu dolduracaktır. Kuvvetli bir savunma sistemi için bir diğer almamız gereken güç kaynağı ise E vitaminidir. Ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar ile ıspanak, brokoli gibi sebzeler E vitamini için en iyi kaynaklardır. Ve ayrıca sülfür içeren sebzeler güçlü antioksidan ajanlar olmalarının yanında mitokondrilerimiz için gerekli olan glutatyonun işlevini yerine getirmesinde de önemlidir.
Glutatyon serbest radikal temizliğinde olması gereken bir antioksidandır. Eksikliğinde ise immün sistemin bozulması ve dolayısıyla virüslere karşı savunmasız bir metabolizma ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle brokoli, karnabahar, lahana, kereviz gibi sülfür içeren sebzelerin tüketilmesi antioksidan kapasitemizi artırarak virüslere karşı savunma sistemi geliştirmemiz de büyük önem taşımaktadır. Antioksidan savunma sisteminin diğer bir önemli parçası ise D vitaminidir. Bu vitamini almanın en doğal ve en temel yolu güneştir. Ancak Covid-19’dan dolayı hayatımıza giren karantina uygulamaları güneşe maruz kalma süremizi azalttığı için bu vitamini karaciğer ve yumurta sarısı gibi gıdalardan alma yoluna veya gıda takviyesi olarak doktorların önerdiği dozlarda almakta fayda vardır. Bağışıklık sistemimizi ayakta tutarak antiviral bir koruma oluşturmamızda gerekli bir diğer sütun ise probiyotiklerdir. Bağırsağımızda ki mikrofloranın yararlı-zararlı bakteri dengesini değiştirerek faydalı bakteri yönünde bir eğilim sağlamak için probiyotik bakterilere ihtiyacımız vardır. Bu bakteri popülasyonunu en iyi gıdalardan sağlayabileceğimiz hususu uzmanlar tarafından görüş birliğine varılmış bir gerçektir. Bu gıdalarında başında ev yoğurdu, kefir, turşu gibi fermente ürünler gelmektedir. Ve elbette probiyotikleri besleyen ve enerji veren pırasa, yer elması, keten tohumu, elma, sarımsak, kereviz, ceviz, badem gibi prebiyotik gıdaları da beslenmemize dâhil etmeliyiz.
Sonuç olarak Covid-19 ile doğru, güçlü, sağlıklı bir beslenme ve yaşam şekliyle mücadele edebiliriz. Meyve ve sebze içeriği geniş bir beslenme programı antioksidan, enzim, fitokimyasallar, vitamin ve minerallerden faydalanmamızı artırır. Vücudumuza aldığımız antioksidan yükünün fazla olması serbest radikallerle mücadeleyi artırarak bunları inaktif hale getirecektir. Sağlıklı bir beslenme, stresten uzak kalma, doğru uyku ile melatonin alma, ve hareket alanımızı genişleterek hem birçok kronik hastalıkla hem de Covid-19 ile mücadele edilir ve neticede bu virüse karşı verdiğimiz mücadeleyi kazanma olasılığımız arttırılabilinir.