Türkiye’nin zeytin ağaç varlığı son yıllarda iki katına çıktı diyen Ardes Zeytincilik AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Renklidağ: “Ülkemizde zeytin ağacı sayısı 90 milyonlar civarında iken şu an 170 milyon adetlere çıktı. Zeytinde var yıl yok yıl gibi farklar artık yok gibi. Eskiden bir sene 1 milyon 700 bin ton yağlık yemeklik zeytin çıkardı, ertesi sene 700 bin tona düşerdi. Şimdi bu kadar ciddi farklar yok. Tabi bazı bölgelerin var yılı ile diğer bölgelerin yok yılı farklı olduğu için genel olarak üretimde çok ciddi farklar yok. %20-25’lerde farklar var. Yeni dikilen zeytin ağaçları belli bir süre sonra verime geçecek.”dedi.
“Dünyada oyuncu olmalıyız”
Zeytin konusunda dünyada mutlaka oyuncu olmamız gerektiğini söyleyen Reklidağ: “Zeytin dahili üretimde tek başına tüketilecek bir ürün değil. İnsanların alışkanlıklarını değiştirebilirsek, ülkemizde zeytin tüketim politikalarını önemli bir oranda yükseltebiliriz. Ama mutlaka dünyada oyuncu olmanı lazım. Oyuncu olabilmek için dünya fiyatlarıyla ürün sunacaksınız. Bu sene Türkiye’de ortalama 1,8 TL ihracata uygun zeytin, yani Aydın bölgesinin Akhisar bölgesinin ortalama fiyatının 1,5 ile 3 arasında tahmin ediyorduk. Tabi bu kalitesine göre değişiyor. Ama bu sene oluşan fiyat, şuan en ucuz zeytin 3,6 TL den alıyoruz. Üretim maliyetlerini ele aldığınızda Avrupa birliği ülkelerinde mavi mazot uygulaması var. Avrupa birliğinde zeytinciler, zeytin tarımıyla uğraşanlar mavi renkle mazot alıyorlar, ÖTV’siz mazot alıyorlar. Böylelikle giderleri azalıyor. Bir de tarımını belli büyüklüklerde yapmışlar. Türkiye’de 10 dönüm zeytini olan kahvede gider oturur. Ne oluyor, üretim giderleriniz yükseliyor. Bu durumda nasıl rekabet edersiniz. Bunda belli bir takım politikalar izlenmesi lazım diye düşünüyorum.”dedi.
“İspanya koopetarifleşmeyle, Yunanistan sanayileşmeyle çözmüş”
İspanya zeytin işini tamamen koopetarifleşmeyle, Yunanistan ise sanayileşmeyle çözdü diyen Gürkan Renklidağ: “İspanyada 1000 ton ile 20000 ton arasında zeytin toplayan kooperatifler bulunuyor. Bunların birde kooperatifler birliği var. İspanyada sanayiciler köylüden mal almaz. Herkesin ürünü getireceği saat bellidir. Zeytini verir, yemekliğini alır, yağı sıkılır, para ödenmez yağıda alıp götüremez. Sertifika verilir, şu kadar kilo yağ alacağın var, satmak istediğin zaman sertifikanı getir denir. İsterse götürür o sertifikayı bankaya para diye yatırır, parasını kullanır. İsterse kooperatifler bunu sanayiciye satarlar. Sanayiciye gittiğimizde şu kalibre arasında 5000 ton yeşil zeytin lazım dediğimizde kooperatifler birliğine yazar, o bir aylığına bir opsiyon verir. Gider malı satar, sattıktan sonra malı satın alır işler gider. Biz 360 kalibre 10 ton mal almak için 100 ton mal almak zorunda kalıyoruz. Bize lazım olmayan malı da almak zorundayız. Mısırda zeytin üreten fabrikaların hepsinin kendi zeytinlikleri var. En azı 12 bin ton kendi zeytinini üretiyor. Türkiye’de kendi zeytinini üreten kaç firma var?
“Tüketicinin hala bilinçlendiği kanısında değilim”
Türkiye’nin hala zeytin ve zeytinyağı konusunda bilinçlenmeye ihtiyacı var. Şu anda yaklaşık 50 ton pamuk yağını zeytinyağı diye satan ülkeyiz. Binlerce ton satılıyor. Zeytinyağının litresini köylüden 12-16 TL arasında alırken, ambalajlı şekilde 10 TL’ye satılıyorsa bunu alanında bilmesi erekiyor. Köylüden 12 liraya alınan zeytinyağının market raflarında 12 liraya satılması mümkün değil. Bunu anlamaları sorgulamaları lazım. Marketlerin de sattıkları ürünlere kefil olması lazım. Tüketicinin hala bilinçlendiği kanısında değilim. Hala gidip pazarlardan bunları alıyorlar. Rusya’da insanlar 50 gr ile 200 gr arasında teneke kutuda sterilize edilmiş, tuz oranı düşük zeytin alıyor. Küçük sağlıklı sterilize edilmiş ambalajda alınması daha sağlıklı. Bunun tüketiciye yansıması, Tarım Bakanlığı’nın alacağı tedbirlerle olur. Bu tedbirler nasıl olur, Nasıl ki bazı ürünlerde tuz oranları konusunda bir takım yaptırımlar yasalar çıkartıldı, zeytinde de diyecek ki konserve edilmiş tuz oranı şu aralarda olan zeytin tüketimi tavsiye edilir, işletmeleri teşvik edersin. Daha sağlıklı ürünler tüketilir, israf olmaz.” şeklinde konuştu.
“Rusya bizim için en önemli pazardı”
Rusya bizim için en önemli pazardı diyen Renklidağ: “Rusya ile ticari sıkıntılarımız devam ediyor. Uçak krizinden sonra hiç kimse Rusya’ya zeytin ve zeytinyağı gönderemedi. Bir daha zeytinle alakalı açılabileceğini sanmıyorum. İspanya’nın aşırı fiyat kırması Türk zeytincisini zor durumda bırakmıştır. Ambalajda oldukça iyiyiz, Yunanistan’a teneke ihraç ediyoruz. Zaman zaman İspanyollar bile Türkiye’den teneke almaya çalışıyorlar. Bu sene yeşil zeytinde sadece Türkiye’de değil dünyada sıkıntı var. Mısır’daki yeşil zeytinin hepsini Yunanlılar ve İspanyollar topladı. Her gün binlerce ton mal yüklendi ispanya ve Yunanistan’a. Türkiye’de bu iş yasak. Dahilde işleme sistemi çok etkin bir şekilde kullanıp, piyasanın revize edilmesi lazım. Bunu dengelemezseniz Türkiye’de zeytinyağı fırlar, siparişler iptal edilir. Bu ihracatçıların yaşadığı çok ciddi bir sıkıntıdır.”dedi.
“Hindistan’daki tek Türk markasıyız”
Zeytinyağında Dolar-Euro artışıyla ihracatın bu sene biraz geliştiğini belirten Gürkan Renklidağ sözlerini şöyle sürdürdü: “Zeytinde hammadde bulamıyoruz. Hammadde de sıkıntı var, geçen seneki kuraklıktan ve havaların aşırı sıcaklıktan dolayı zeytinde kurtlanma oldu. Ekonomik değeri düştü ve yağ oranı arttı. Biz ihracata başladığımızda Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı 1 milyon 50 bin dolardı, 4 milyon dolarlara ulaştırdık. Ama Rusya’nın İspanya ve Yunanistan’dan ithalatı 200 milyon dolar. Çok ciddi rakamlar var. Bu fiyatlarla rekabet şansımız çok düşük. Rusya için özel teşvik sistemi gelecek ve bazı ülkeler için özel teşvikler gelmeli. Hindistan’daki tek Türk markasıyız. Hindistan’ın İspanya ve Yunanistan’dan aldığı fiyatları biliyoruz, aynı fiyatları vermeliyiz ki Hindistan’da devam edebilelim.
İhracatta Türkiye Romanya’ya 28 bin ton zeytin ihraç eden bir ülkeydi. Romanya 5 bin ton kota veriyordu. Türkiye 6.kotayı alarak 30 bin ton kota elde etti. Türkiye 28 bin tona kadar çıktı. Yunanistan 5 bin kotayı tamamlayamıyordu. Geçen yıl Romanya’ya ihracatımız 4 ton da kaldı. 12 bin ton Yunanistan, 12 bin ton Mısır ve ispanya 2 bin ton ile devreye girdi. Kuzey Irak’la merkezi Irak yönetimi arasındaki sorunlar dolasyısıyla da 1 yıl içerisinde Irak piyasasını da kaybedebiliriz. Tarım ve Ekonomi Bakanlığı mutlaka her ilin ve her ürünün bir masasını kurmalı. Her üç ayda bir sivili toplum örgütüyle birlikte masaya yatırıp politikalar üretmelidir. Bunlar çok sıkı takip edilmesi gereken işler.”
“%70’i siyah, %30’u yeşil zeytin işliyoruz”
Yurt içinde yokuz, girmeye de niyetli değiliz diyen Renklidağ sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de raflardaki zeytin, Avrupa Birliği’ndeki ürünlerden daha pahalı. Avrupa’da Türkiye’deki zeytinin yarı fiyatına raflarda zeytin var. Biz yılda 3 bin ton ile 4 bin ton arasında zeytin işliyoruz. Bunun yüzde 70’i siyah, yüzde 30’u yeşil zeytin. Zeytincilik adına atılan her adım sektörümüzün yararınadır ve zeytincilik özel sevgi isteyen bir gönül işidir.”