3. kuşak lezzet: Dönerci Maydanoz Ali

Ali Sarar: Küçük bir Anadolu kasabasında, dedemin elinde şekillenen ilk döner dükkanı, aile geleneğinin başlattığı bir dönüm noktası oldu. Dededen babaya babadan da bana aktarılan aile mesleği çocuk yaşta öğrendim ve kısa zamanda Datça’da tanınırlığa ulaştık. Dedemizden bize aktarılan lezzet mirasına sadık kalarak yıllardır aynı yöntemleri modern sunumlarla birleştirerek müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz. 3. Kuşak nesil olarak bu lezzeti koruma ve geliştirme misyonuyla hareket ederek sadece bir aile işletmesi değil, lezzet mirası olarak kalmasını sağlamak istiyoruz. Dönerci Maydanoz Ali olarak Datça’da hem yerel halkın hem de turistlerin uğrak noktası haline geldi. Dededen babaya babadan toruna aktarılan bu lezzetin ve emeğin kuşaktan kuşağa aktarıldığının en güzel örnekleri olmaktan mutluluk duyuyoruz. Lezzetin yanı sıra dedemizden bize aktarılan iş ahlakı ile bugün de aynı tutkuyla ve özveriyle hizmet vermeye devam ediyor.

Ali Sarar: Öncelikli hedefimiz, yıllardır büyük bir özenle sürdürdüğümüz lezzet kalitemizi koruyarak müşteri kitlemizi genişletmektir. Günlük olarak 150 kilo et döner satışımız bulunmakta olup, özellikle yaz sezonunda yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşmaktayız. Bu yoğun talebi sezon dışında da sürdürebilmek, işimizin devamlılığı ve büyümesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Müşterilerimizin memnuniyeti ve güveni bizim için her zaman ön planda olmuştur. Lezzet mirasımızı koruyarak, her bir müşterimize en iyi deneyimi sunmayı amaçlıyoruz. Bu nedenle, şu an için franchise verme düşüncemiz bulunmamaktadır. Kendi kontrolümüzde ve kalite standartlarımızda üretim yaparak, markamızın itibarını ve lezzetini koruma hedefindeyiz. Ancak, ilerleyen zamanlarda, iş modelimizi ve müşteri taleplerini dikkatle değerlendirerek franchise seçeneğini gözden geçirebiliriz. Bu süreçte de kalite ve lezzet standartlarımızdan ödün vermeden büyümeyi ve daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz.

Ali Sarar: Döner sektöründe yaşanan fiyat artışlarının birçok etkileri oluyor. İlk önce tüketici harcamalarında belirgin bir düşüş görüyoruz ve tüketiciler daha uygun fiyatlı alternatiflere yöneliyorlar. Artan maliyetler ve azalan talep, bazı işletmelerin düşük kaliteli malzemeler kullanarak maliyetlerini düşürmeye çalışmasına neden oluyor. Bunun sonucunda, tüketicilerin sağlığı tehlikeye girebilmekte ve sektörde güven sorunları yaşanabiliyor. Ayrıca, fiyat artışları nedeniyle bazı dönerciler iş yapamaz hale gelmekte ve sektörde kapanan işletme sayısı artmaktadır. Tüm bu etkenler, döner sektöründe hem kalite hem de güven sorunlarının ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

Food Sektör: Döner sektöründeki rekabet ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ali Sarar: Döner sektörü, son yıllarda hem yerel hem de uluslararası arenada büyük bir ivme kazanmıştır. Bu hızlı büyüme, sektördeki rekabetin de aynı oranda artmasına yol açmıştır. Rekabetin yoğun olması, kalite standartlarının yükselmesine ve yenilikçi ürünlerin ortaya çıkmasına vesile olmaktadır. Bu durum, tüketicilere daha geniş seçenekler sunarken, işletmelerin de kendilerini sürekli geliştirmelerini zorunlu kılmaktadır.

Biz, kendi markamız olarak, rekabeti her zaman pozitif bir itici güç olarak görüyoruz. Müşterilerimize en iyi hizmeti ve en kaliteli ürünü sunabilmek adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca, özgün lezzetlerimizi korurken, sağlıklı ve sürdürülebilir ürünler sunma konusuna da büyük bir hassasiyet gösteriyoruz.

Food Sektör: Yaşadığınız ekonomik zorluklar nelerdir?

Ali Sarar: Öncelikli olarak, hammadde maliyetlerinde yaşanan dalgalanmalar en büyük zorluklarımızdan biridir. Özellikle et fiyatlarında meydana gelen artışlar, üretim maliyetlerimizi doğrudan etkilemektedir. Bunun yanı sıra, enerji ve lojistik maliyetlerinde de ciddi yükselişler gözlemlemekteyiz. İş gücü sorunları da yaşadığımız önemli sıkıntılardan biri. Tüm bu sorunlar ile birlikte sektördeki yoğun rekabet, fiyatlarda baskı yaratmakta ve kâr marjlarımızın düşmesine neden olmaktadır.